Çarşamba Tarihi
ÇARŞAMBA VE ÇEVRESİ TARİHİ
OSMANLI DEVLETİ ÖNCESİ:
Çarşamba
yöresi, M.Ö. 4000 yılından buyana
yerleşilen bir yerdir. Hititlerin (M.Ö.1650-1200) hakimiyetinden sonra ,
M.Ö.7.yy’da Miletoslu denizcilerin İris
adını verdikleri Yeşilırmak kıyısında şimdiki Ordu köyü civarında Miskire
adında koloni kurdukları bilinmektedir. M.Ö. 8.yy’da yörede Amazonların
yaşadığı rivayet edilmektedir. Ancak bunların
İskit kadınları olma ihtimali daha yüksektir. Daha sonra Amasya merkezli
Pontus Krallığı (M.Ö.302-71) hakimiyeti
yaşayan yöre , Roma İmparatorluğu (M.Ö.71 M.S. 395) ve Bizans (395-1086) gibi
devletlerin hakimiyetinde kalmıştır. Ayvacık çevresinde yerleşik İtilbaşı ve
Tuna oymağını oluşturan Türklerin 750-925 yılları arasında Kafkasya ve Tuna
üzerinden buraya gelmeleri muhtemeldir. 1071 Malazgirt zaferinin
ardından Danişmendliler zamanında, 1158 yılında Yağıbasan’ın, Yeşilırmak ve
Kızılırmak ağızları arasındaki alanı ele geçirmesine karşın, Bizanslılar
yeniden yöreye hakim oldular.
Yöre daha
sonra Anadolu Selçukluları yönetimine girdi. Çarşamba Göğceli Mezarlığı’ndaki çivisiz ahşap cami Anadolu Selçuklu
dönemine ait olup miladi 1195 ‘de yöreye gelen ilk Müslüman Türkler tarafından
yapılmıştır. Aynı özellikleri taşıyan ve 1204-1211 yıllarında yapılan Şeyhabil
cami de yöredeki ilk Müslüman Türk eserlerindendir.
Yöre Selçuklulardan sonra Moğol İlhanlı
Devleti, Trabzon Rum Devleti ve
Taceddinoğulları Beyliği yönetiminde
kalmıştır.
Taceddinoğulları Canik-i Göl, yani Terme ve
Arım(bugünkü Çarşamba ve Ayvacık ile Salıpazarı, Tekkeköy ve Asarcık’ın bir
kısmı,)ın yanında Niksar çevresini yönetmekteydi.
Osmanlı Devleti yöreyi ilk kez Yıldırım
Bayezit (1389-1402) zamanında ele geçirmişti. Ankara savaşında Timur’un
Yıldırım Bayezit’i yenmesinden sonra Taceddinoğulları yörede yeniden hakim
oldular.
Fetret Devrinde(1402-1413) Amasya’yı merkez
edinen Çelebi Mehmet Osmanlı Ülkesini yeniden birleştirmeye çalışırken,
beylikler arasındaki iktidar mücadelesi devam etmekte idi. Çarşamba
yöresini ellerinde bulunduran Taceddinoğlu Alpaslanoğlu Gazi Hasan Bey ve kardeşi
Mehmet Yavuz Bey’dir. Mehmet Yavuz Osmanlının Çarşamba Beyi iken 1422’den
sonraki bir tarihte burada öldü.1422 tarihli vakfı mevcuttur.
Taceddinoğulları Trabzon Rum
devleti ile savaşmışlar, yörenin Türkleşmesi ve İslamlaşmasında en önemli güç
olmuşlardır. Taceddinoğulları Karadeniz
sahilindeki en büyük beyliklerden biridir. O sıralarda bazılarının imparatorluk
diye adlandırdığı Trabzon Rum Devletinin 4000 askeri varken Taceddinoğulları’nın
12000 askeri vardı. Taceddinoğulları zaman zaman Trabzon Rum Devleti ile
zaman zamanda doğu komşusu Hacıemiroğulları Beyliği ile mücadele etmişlerdir.
Taceddinoğlu Gazi Hasan Bey’in Ordu Köyü Kale
mezarlığında Yeşilırmağı gören bir türbesi mevcuttur. Tacettinoğlu Hasan Gazi’nin 1424 tarihli vakfıyesinden aynı köy Kılcanlı Mahallesindeki caminin
kendisi tarafından yaptırıldığı ve Ordu , Kurtahmetli , Boyacılı, Kumköy ve
Cayvar köylerindeki arazilerinin gelirlerini bu camiye vakfettiği
anlaşılmaktadır.
Taceddinoğulları daha sonra Osmanlı
hakimiyetini tanıdılar. Osmanlıların bir müddet Canik(Samsun) Sancak beyliğini
yaptılar. Tacettinoğulları’nın yönetim merkezi Niksar’dan sonra Ordu Köyü daha
sonrada Eskiyurt denilen bugünkü
Sarıcalı mahallesi olmuştur. Daha sonra Canik Sancak Beyleri merkezden atanmaya
başlayınca Taceddin oğulları’nın yöredeki etkinliği azalmıştır.
OSMANLI
DÖNEMİ: Yöre Osmanlı döneminde başlangıçtan itibaren Amasya-Tokat-Sivas merkezi
etrafında kurulan Rum Beylerbeyliği(eyaleti) içinde yeralmıştır. 19.yüzyılın
ikinci yarısındaki düzenleme ile Trabzon Vilayeti’ne bağlanıncaya kadar Rum,
daha sonraki adıyla Sivas vilayetine bağlı kalmıştır.
Bugünkü Çarşamba ile Terme çevresi yakın
zamanda onlardan ayrılarak kaza olan Salıpazarı, Ayvacık, Tekkeköy ve Asarcık
15.yy’da Canit-i Göl yada Gölcanik
olarak bilinmekteydi.Tarihçi Bıjışkyan Çarşamba’nın bulunduğu yerin göl olduğu
ve daha sonra nehrin yatak değiştirerek denize ulaştığı bilgisini vermektedir. 16. asırda bu yöre Arım ve Terme
kazaları olarak bilinmektedir. 1300 yıllarda kurulduğu rivayet edilen Çarşamba
pazarı 1455 tarihli tahrir defterlerinde mevcuttur. Çarşamba ( ilk zamanlar
söylenişi Ceharşenbe: Farsca haftanın 4.günü) günleri kurulan pazar daha sonra
etrafında oluşan kasabanın ve kazanın (ilçenin) adı olacaktır. Çarşamba pazarı
etrafında Hassabağçe, Kücelü,
Kuştoğanlı, Sarıcalı ve Sungurlu köyleri mevcuttu. Buralar daha sonra mahalle
olmuşlardır.
Bugünkü Çarşamba, Ayvacık , Salıpazarı,
Asarcık ve Tekkeköy ilçelerini kapsayan alan
15.ve 16.yy’da Osmanlı Devleti’nin Canik sancağına bağlı Arım kazasını
oluşturuyordu. 17.yy’da ise Arım
kazası (Çarşamba’nın doğu yakası ile bir kısım Salıpazarı köyleri), Ayvacık
(Çarşamba’nın Beyyenice ‘den itibaren güneybatı köyleri), Ökse( Çarşamba’nın
Sarıcalı’dan başlayan kuzey batı köyleri ile Tekkeköy’ün bir kısım köyleri)
kazalarının bağlı olduğu merkez kazası idi ve bu durum Cumhuriyet dönemine
kadar devam etmiştir. Çarşamba Arım kazasına bağlı bir kasabadır.
Arım (Çarşamba)yöresinin Osmanlı tarihindeki önemli rollerinden biri de
tersane-i amirenin bazı ihtiyaçlarının buradan karşılanmasıdır.Kereste
ihtiyacının karşılanması yanında en önemli fonksiyonu, kendir üretimidir. Kendir
, kenevir sapından çıkarılan lif olup gemilerin halat ve bezlerinin yapımında
hammadde idi. Bu nedenle buradaki köyler “Kendir Hasları” adı altında “ocaklık”
tarikiyle Tersane-i amire hizmetine bağlanmıştır. Yöredeki köylerin çoğu kendir
has’ı (Has: Osmanlı toprak sisteminde padişaha ve yakınlarına ait topraklara
denir.)idi.
Osmanlı döneminde Suriye, Adana,
Yozgat ve Ankara üzerinden yöreye gelen Karayaka
Yörük aşireti önce Araplu Köyü ve çevresine daha sonra Kurtahmetli, Allı,
Köklük, Vakıf köprü, Kumtepe
köylerine yerleştiler. Bir kısmı daha sonra Bafra’ya yerleşti. Bir
kısmı da Erbaa’ya giderek Karayaka
kasabasını kurdular.
Yöreye 1710 dan itibaren Hemşin’den gelen
Ermeniler Sungurlu mahallesine ve yirmiye yakın köye yerleştiler.
Yöre 1750’li
yıllara kadar merkezden atanan sancak beyleri tarafından yönetilmiştir. Sonra
yörede etkili olan ayanlar (Ayan:güçlü ve ileri gelen kişi) idareyi ele
aldılar. Önce Canikli ailesinden Canikli Süleyman Paşa, Canikli Hacı Ali Paşa,
Battal Hüseyin Paşa, Hayrettin Paşa
(mezarı Rahtıvan camii haziresindedir.) ve
Tayyar Paşa yöreyi yönetmiştir. Tayyar Paşa Çarşamba’da Medrese,
Kütüphane, okul yaptırmıştır. Şu an Sungurlu mahallesinde Tayyar Paşa Sokağı
mevcuttur.Tayyar Paşa Sadaret Kaymakamlığına kadar yükselmiştir. Tayyar
Paşa’dan sonra Canikli ailesinin etkinliği azalmış ve yerine Hazinedarzadeler
etkili olmuştur.
Kırımın zahire ihtiyacı çoğu zaman Çarşamba
ovasından sağlanmıştır. 18.yy’ın ikinci yarısında Kırım’da savaşan askerlerin
çoğu Çarşambalıdır.
Hazinedarzâde Süleyman Paşa’ya ait vakıf
kayıtları incelendiğinde, ailenin çıkış
yerinin ve menşeinin Çarşamba kazasındaki Kurd Ahmetlü köyü olduğu
anlaşılmaktadır.
Hazinedarzâde Süleyman Bey’den önce de
aile Çarşamba yöresinin nüfuzlu ailelerindendi. 1793 yılına ait bir belgeye
göre, Ünye âyanından Canikli Genç Mustafa Ağa’nın mütegallibe hareketlerinin
önlenmesi için “Karahisar Mütesellimi Halidzâde ve Canik sancağında
Hazinedarzâde Mustafa Ağa’ya başka başka evâmir-i âliyye” gönderilmiş ve Canik
muhassılı Osman Ağa yanında görevlendirilmişlerdir.
Yine Kasım 1793’te Trabzon eşkıyasının
çıkardığı ayaklanmanın bastırılması için Fatsa âyanı Canikli Süleyman Paşazade
Mehmed Paşa’nın oğlu Mir Ahmed Bey’in topladığı üç bin askere Hazinedarzâde
Mustafa Ağa sergerde tayin edildi Süleyman Ağa’nın diğer kardeşi Hazinedarzâde
Emin Ağa da eşkiyaları tenkil faaliyetlerinde görevlendirilmiştir.
Çay Mahallesini şehrin merkezi yapan ve
hükümet konağını buraya getiren Süleyman Paşa’dır.
Hazinedarzade
Süleyman Paşa’nın mezarı Rahtvan cami haziresinde olduğu gibi, eşlerine,çocuklarına
ve torunlarına ait mezarlar da
buradadır.
Kurt
Ahmetli köyü Paşa mezarlığında da Süleyman Paşa’nın eşine ve yakınlarına ait
mezarlar mevcuttur. Yine aynı köyde Osman Bey adlı mera mevcuttur. Osman Paşa
Çarşamba doğumludur.. Mezarı Trabzonda’dır.
1834
tarihli ilk nüfus sayım defterine baktığımızda: Çarşamba Çay mahallesinde
Çarşamba ayanı devletlü Osmanpaşazade Süleyman Bey ve taifesi diye bir bölüm mevcuttur.
Süleyman Paşa ve küçük oğlu Abdullah Paşa
(mezarı İstanbul Cihangir’dedir) Çarşamba da cami yaptırmışlardır. Süleyman
Paşa, Osman Paşa ve Abdullah Paşa Canik
sancak yöneticiliği ve vezir rütbesiyle Trabzon eyalet valiliği yapmışlardır. Bu dönemde Çarşamba ticarette çok gelişmiş,
Canik Sancağı ve Trabzon Eyaleti Hazinedaroğulları tarafından çoğu zaman
buradan yönetilmiştir.
1826’
da Orta mahallede Rumlar tarafından iki bedestan (kapalı çarşı) yapılmıştır.
Kırım Savaşı sonrası yöreye Çarlık
Rusya’sından Çerkez ve Gürcü göçü başlamış ve 1864-1869 yıllarında
yoğunlaşmıştır. Daha sonraki yıllarda
da siyasi amaçlı olarak Çarlık
Rusya’sından yöreye Rumların göçü başlamıştır.
1870 tarihli Trabzon vilayet
salnamesinde Çarşamba Kaza olup 119 köyü 9200 hanesi ve 32153 erkek nüfusu
vardır. Bu nüfusu, ile Çarşamba Trabzon vilayetine bağlı Canik sancağının en
büyük kazasıdır. Terme Çarşambaya bağlı bir nahiyedir.
1870 Trabzon Vilayet Salnamesine göre Çarşamba Ilçesinde ilçe yönetimi
üç meclis tarafından yürütülüyordu bunlar;
Meclis-i idare (idare meclisi) olup başkanı Kaymakam
Meclis-i deavi (davalar meclisi) başkanı Başkadı
Meclis-i daire-i belediye (belediye idare meclisi) başkanı
Belediye Reisidir.
Bu
idari yapılanma cumhuriyet dönemine kadar sürmüştür.
1882
Trabzon Vilayet Salnamesine göre Çarsamba Kazasının taşınmaz malları; Hükümet Konağı 151 Cami ve
Mescit 1 Türbe 2 Tekke 21 Çeşme 3 Hamam 4 Han 417 Dükkan 251 Değirmen 1812
Fırın 4 Fabrika 2 Köprü 38 Kilise 13 Medrese 147 Müslüman Mektebi 3 Hırsitiyan
Mektebi 62 Müslüman Mezarlığı 16 Hıristiyan Mezarlığı vardı.
1892'
deki Yönetsel bölümde Canik sancağı, Trabzon vilayetine bağlıydı. Bu dönemde
Trabzon vilayetini, merkez sancağı, Canik, Lazistan ve Gümüşhane sancakları
oluşturuyordu.
Canik sancağının toplam 6 kazası sırası
ile şunlardı :Merkez, Bafra, Ünye, Fatsa, Terme ve Çarşambadır. Ladik,
Köprü ve Havza bu dönemde Sivas vilayeti sınırları içerisinde idi. Canik
sancağı,1896 ve 1903' teki yönetsel bölünmelerde de 1892' deki konumunu korudu.
Aynı yıllarda salgın sıtma
hastalığı ölümlere neden olmuştur. 1895’de kuraklık nedeniyle Çarşamba’da büyük
bir kıtlık yaşanmıştır.
Canik
sancağı, II. Mesrutiyetten sonra Trabzon vilayetinden ayrılarak bağımsız sancak
durumuna getirildi. Canik bağımsız sancağının bu dönemde, Merkez (Samsun),
Ünye, Bafra, Terme, Çarsamba ve Fatsa olmak üzere toplam 6 kazası vardı. Ladik
ile Köprü kazaları ise yine Sivas vilayetine bağlıydı. Canik bağımsız
sancağının yönetsel konumu 1918 degişmedi.
Birinci dünya
savasindan sonra 1920 yılında Ankara hükümeti tarafından görevlendirilen Osman
Ağa, türeyen Rumların ve Ermenilerin dağlarda teşkil ettiği çeteleri imha etmiş
bölgede emniyet ve asayişi kısmen sağlamış ve bundan sonra da Çarsamba' ya
yerleşim için göçler başlamıştır.
Çarşamba ilçesi, Trabzon iline bağlı Canik (Samsun) sancağının ilçesi
olarak kurulmuş, Samsun bağımsız il olunca Samsun iline bağlı ilçe olarak
yönetilmiştir.20.yüzyıl başlarında bilhassa Ermeni ve Rum çeteleri yörede asayişin bozulmasına sebep oldular. Ermeniler yöreden uzaklaştırıldılar. Yunanistan’la yapılan mübadele anlaşması ile de yöredeki Rumlarla Yunanistan’daki Türkler yer değiştirdiler.
Hazinedarzade Osman Paşa’nın konağı 1920’de yanmış ve konakta başlayan yangın hükümet konağına da sıçramış tapu, nüfus ve diğer kayıtların çoğu yanmıştır.
1924
yılında temelini bizzat Atatürk’ün attığı Samsun Çarşamba demiryolu
yapılmıştır. 1930 ‘da Atatürk
Çarşamba Türkocağını ziyaretinde “ Çarşamba’da gördüğüm gençlik iftihara
layıktır.” demiştir. 1931’de Yeşilırmak üzerine köprü yapılmıştır.
Yaralanılan
kaynaklar:
1.15. yy’dan 17.yy’la Samsun yöresi: Prof.Dr.Mehmet ÖZ
2. Tacüddinoğulları Beyliğnden Günümüze
Açılan Pencere Ordu köyü .Emine Yılmaz
3.Defter-i Liva-i Canik . Doç.Dr.Mehmet Yavuz Erler
4.Samsun Yöresinde Bulunan Ahşap Camiler. Prof.Dr. Yılmaz
Can
5.Canik Muhassıllığı İçin Yapılan Siyasi Mücadeleler.
Yrd.Doç.Dr. Abdullah Bay
6.Rahtvan Camii Haziresindeki Mezar Taşları. Yrd.Doç.Dr.Recep Gün
7. Ali Fuat Başgil ve Çarşamba Sempozyumu- 2010 notları. DoçDr.Osman Köse
8. Ali Fuat Başgil ve Çarşamba Sempozyumu-2010 notları.
Yrd.Doç.Dr.Pelin İskender
9.Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi Sayı 21. Kemal Arı
10.Ali Fuat Başgil ve Çarşamba Sempozyumu-2011 notları.
Doç.Dr.İbrahimTellioğlu
Yorumlar
Yorum Gönder